KAPI / Birhan Keskin
30/07/2012
KAPI
geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.
dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.
dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.
açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?
biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hala bende.
kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.
bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsız.
gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgar sallıyor beni…
Birhan Keskin
FEMİNA / Ayten Mutlu
27/07/2012
FEMİNA
nasıl bir ayin gerek bu lanete Femina
yaşamının kırıkları birleşsin diye
hangi büyülü ezgiyle dans edeceksin
yeni günün şafağında?
bin yılların laneti bu Femina
başka gün yok başka dünya
hadi dans et, elinde bir tas zehir
ayak bileklerinde demirden halkalarla
sıkılgan hecelerin sedef çiçekleriyle
kanırt çivisini tüm kutsal kitapların
Femina dans et ince topuklarınla
sars kızıl opalini toprağın
uzun kürklü hayvanların ininde
soğuk yıldızların ince yılanı
gibi kıvrıl Kybele ananın suretinde
başka gün yok başka dünya
boyun eğişlerin gururlu zilleriyle
çal bin yıllık aldanışı Femina
içinde eskil ritim, yırtılan etin sesi
umarsız sessizliğin iç çekişleri
eşlik edecek senin dansına
işaret bekleme sim gölgeler çağından
ışığın içindeki gölge gibi gel
ballı şerbetleri yudumlar gibi
iç aykırılığın saf içkisini
yaz buğusunda yanan ülke gibi gel
aklın deliliğe çarpan kıyılarından
bay tanrının yatağından
sisten çık gel siyah tüller içinde
siyah güller içinde
dantel tencerelerin kızgın köpüklerinde
hadi dans et, çoktan başladı ayin
büyülü ellerinle çal aşkın zillerini
Femina, uysallığın çılgın gelini
dans et, siyah iplik gününde parlak taşların
dans et, lanetli çığlığıyla bataklık kuşlarının
dans et, usanmış askeri gündelik savaşların
dans et, çağıran ritmiyle kaybolmuş hayatların
başka gün yok başka dünya
yeni günün şafağında
Femina
dans et
Ayten Mutlu
UNUTULMUŞ BİR YAZ İÇİN / Haydar Ergülen
17/07/2012
UNUTULMUŞ BİR YAZ İÇİN
anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı
kıyısından çocukların dokunarak geçtiği
yaz kirli denizlerin körfezine çekildi
biten o yaz mıydı düşün istersen
bir taşra melankolisine kaptır kendini
-şimdi anımsanması gereken birşeyler vardır
bir çığlık kadar sessizlik de anımsanır
hoyrat sevinçlerle sularında yüzülen
olağan duygularla yüreği örten
bir aştan geriye suskunluk kalır-
yazdan ne kaldı sana yazdan ne kaldı
birkaç dize ölü ozanların gezindiği
kimsesiz romanlara sığınan yürek ağrısı
denizle aranızda ortak dil gibi
usulca çoğalan yaz kederleri
-her zaman paylaşılan duygular vardır
yeri gelince ölümler de paylaşılır
bölüşmek bir ölümü dostluğu ve şiiri
benzemez beyaz evlerden mavi sulara
aynı pencereden iki yabancı gibi bakmaya-
yaz bitti mi diye sorma yaz çoktan bitti
yedeğinde karartılmış sevgiler taşıyarak
nasıl özlendiğine tutkunlar gibi şaşarak
korkarak geldiği yollardan geri dönmeye
sıradan geçen bir yazın yanına gitti
-bir aşkta sıradan yazlara da yer vardır
sıradan bir aşkın sözlüğü gittikçe daralır
artık ne fısıltı gibi ilk ürpertiler
ne geceyarısının büyülü güzelliği
ayrılıklar gelir kapımıza dayanır-
incelik gibi bu şiiri bıraktı yaz giderayak
bir ozan olsam bana sorulmaz derdim
sorulsa da o yazdan inceliğin hesabı
yazık ödenmemiş bir borç gibi karşımda
uçucu bir yazdan kalanların toplamı
-de ki o umutsuz duruşunun ardında
kendinden bile sakladığı yaraları
gün gelir onulmaz özlemler gibi
ıslıkla söylenen bir aşk türküsü olur
unutulmuş yazın kırgın yolcusu
sevdalı yüreğini kıyıya vurur.
Haydar Ergülen
NAR / Birhan Keskin
17/07/2012
NAR