BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM / Karacaoğlan

04/04/2010

KARACAOĞLAN


BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM

Ben güzele güzel demem
Güzel benim olmayınca
Muhannetin kahrın çekmem
Gel deyip de gelmeyince

Gelirim amma döverler
Bizi bu ilden kovarlar
Güzel olanı severler
Ben ölürüm görmeyince

Var ol yürü var ol yürü
Kara bağrın yere sürü
Döğün döğün ağla bari
Benim gönlüm olmayınca

Senin çağın geçer olur
Bu dünyalar kime kalır
Tomurcuk gül gazel olur
Vaktında derilmeyince

Karac’oğlan sözün haktır
Düşmanın dostundan çoktur
Bizim’çin aynlık yoktur
Ya sen ya ben ölmeyince


BANA KARA DİYEN DİLBER / Karacaoğlan

11/03/2010

BANA KARA DİYEN DİLBER

Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni kara diye yerme
Mevlâ’m yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi

Hind’den, Yemen’den çekilir
İner Bağdad’a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi

Göllere konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lâle sünbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Karac’oğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi

Karacaoğlan


ON BİRİNDE BİR YÂR SEVDİM / Karacaoğlan

07/03/2010

ON BİRİNDE BİR YÂR SEVDİM


On birinde bir yâr sevdim,
Taze açmış güle benzer.
On ikide şeker, şerbet,
Oğul vermiş bala benzer.

On üçünde gözün süzer,
Zülfünü gerdana dizer,
Kargı, kamış gibi uzar,
Boyu selvi dala benzer.

On dördünde bedir bedir,
Dostunun ikrarın güder,
Nere çeksen ora gider,
Boynu toklu kula benzer.

On beşinde yaşar yaşın,
Her örnekten bağlar başın,
Tenhalarda arar eşin,
Tez alışkın tele benzer.

On altıda kurt bilekli,
Ünler de Hakk’a dilekli,
Sağrısı yeşil örekli,
Esen poyraz yele benzer.

On yedide deli dolu,
Hiç bilmez gittiği yolu,
Has bahçenin gonca gülü,
Kız turnada tele benzer.

On sekizde göçer göçü,
Kız oğlanda bulur suçu.
Gelinin ibrişim saçı,
Kızıl altın tele benzer.

On dokuzda olur hasta,
Zülüfleri deste deste.
Gelin şeker, şerbet tasta,
Kız petekte bala benzer.

Naçar Karac’oğlan, naçar,
Aşkın kitabını açar.
Yirmisinde vakti geçer,
Geçmez akça pula benzer.

KARACAOĞLAN


SABAHTAN UĞRADIM… / Karacaoğlan

21/02/2010

KARACAOĞLAN

(17. yy.)

SABAHTAN UĞRADIM…

Sabahtan uğradım ben bir güzele
Ağlatmadı güzel güldürdü beni
Ben güzelden böyle vefa ummazdım
Ak göğsün üstüne kondurdu beni

Şahin gibi yükseğinde uçarken
Keklik gibi engininden geçerken
Âb-ı kevser ırmağından içerken
Susuz pınarlardan kandırdı beni

Ben de bir kuş idim geldim ötmeye
Yârin bahçesinde mesken tutmaya
Göz kaldırdım cemâline bakmaya
Ak gerdanda benler öldürdü beni

Karacoğlan der ki koyun gütmeye
Bozulmuş bağlara seyran etmeye
Yönümü döndürdüm inip gitmeye
Sarıldı boynuma döndürdü beni


ELİF / Karacaoğlan

17/02/2010

ELİF

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye

Elifin uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye

Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye

Karac’oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye

Karacaoğlan


VAR GİT ÖLÜM… / Karacaoğlan

31/01/2010

Karacaoğlan


VAR GİT ÖLÜM…


Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman gene gel

Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Karac’oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene gel


Sunayı da Deli Gönül Sunayı / Karacaoğlan

15/12/2009

SUNAYI DA DELİ GÖNÜL…

Sunayı da deli gönül sunayı
Ben yoluna terk ederim sılayı
Armağan gönderdim telli turnayı
İner gider bir gözleri sürmeli

Ateş yanmayınca tütün mü tüter
Ak göğsün üstünde çimen mi biter
Vakti gelmeyince bülbül mü öter
Öter gider bir gözleri sürmeli

Sabahtan uğradım onun yurduna
Dayanılmaz firkatine derdine
Yıkılası karlı dağlar ardına
Aşar gider bir gözleri sürmeli

Karacoğlan kapınızda ki gibi
Gönül küsüverse ince kıl gibi
Seherde açılan gonca gül gibi
Kokar gider bir gözleri sürmeli

Karacaoğlan


Nedendir de Kömür Gözlüm / Karacaoğlan

06/12/2009

KARACAOGLAN

(17. yy.)

NEDENDİR DE KÖMÜR GÖZLÜM NEDENDİR

Nedendir de kömür gözlüm nedendir
Şu benim geceler uyumadığım
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdine doyamadığım

Dostun bahçesine yad eller dolmuş
Gülünü dererken fidanın kırmış
Şunda bir kötünün koynuna girmiş
O benim sevmeye kıyamadığım

Kömür gözlüm seni sevdim sakındım
İndim has bahçene güller şokundum
Bilmiyorum nereler’ne dokundum
Bir belli haberin alamadığım

Karacoğlan der ki yandım da öldüm
Her bir deliliği kendimde buldum
Dolanıp da kavil yerine geldim
Kavil yerlerinde bulamadığım


Ala Gözlüm Ben Bu İlden Gidersem / Karacaoğlan

19/11/2009

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla göz yaşını sil melil melil

Yiğit, ey sevdiğim sen seni gözet
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi, bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil

Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melil melil

Karac’oğlan der ki, ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil

KARACAOĞLAN


Ala Gözlerini Sevdiğim Dilber / Karacaoğlan

31/10/2009

 

karacaoglan-1

 

ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeğe geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamağa başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmağa geldim

Senin âşıkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yâran ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet, koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Âşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeğe geldim

Karac’oğlan der ki, işi doğrusu
Gökte melek yerde hüma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeğe geldim

Karacaoğlan