TOMRİS UYAR İÇİN BİR ŞİİR KURMA ÇALIŞMASI / Turgut Uyar

23/08/2012

 

TOMRİS UYAR İÇİN BİR ŞİİR KURMA ÇALIŞMASI

 

seni sonsuz biçiminde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın

yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi
herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi

yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın
ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın

perdeler uzundu, rüzgâr kısa, masalar üç bacaklı
masalar dört bacaklı, rüzgârlar uzun, perdeleri kısalttın

sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her tür gökte
göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın

yıkılan bir kedi bir süre olarak doldurur sesini
seversin bir kanaryanın sesinden çok kendisini

denizi ve ormanı, açlığı ve başkaldırmayı ayırmadın
bırakılmış bir köşebaşının en güzel tanımıdır adın

seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun

gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle

Turgut Uyar


ANTALYA DÜŞ BAHÇESİ YOKSUL ÇOCUKLARIN / Kamile Çağlayan

20/08/2012

 

ANTALYA DÜŞ BAHÇESİ YOKSUL ÇOCUKLARIN

 

Yak göğsümün ağrılı çırasını
Akıp gelsin yıldızlarla geceme
Denizleri koştuğum düşlerin yeli
Bilirim esrikliğin
Uykusuz ve hırçın bir karanlıktır
Ve samanyolları tel tel dağılır
Martılar saçlarını taradıkça

Dalgın bakışlarım neyi anlatır
Yürek yangınını mı iskele balıkçılarının
Kin mi umut mu sayrılık mı
Devinir gözlerinde teknelerle tekdüze

Çocuksu sevinçlerin sıcaklığı
Anımsatır portakal dallarına kurulmuş
Büyülü bir salıncağı
Her salınışında gülüşlerin
Avuçlarıma serpilen yaseminlerle
Dönüşür sessiz sitemlere

Her susayışında dudaklarım
Mırıldanır küçük kızın yağmur türküsünü
Aydınlık sularda ayak sesleri
Usuldur uysaldır tedirgindir
Yosunlu çakılların yüreğinde dinlenir

Bilirsin
Anılar hangi palmiyelerin esintisidir
Fısıldamıştır çocukluğunu
Düş anlatır gibi sağır göklere
Bilirsin vaktidir
Bırak yüzünü gizleme
Kırık kanatlarının
Kaldırımlarda büyüsün gölgesi

Antalya ağrılı kent
Doyumsuz düş bahçesi yoksul çocukların
İlk sevgiler çağından beri
İletir durur meltemini portakal çiçeklerine
Ve göveren ekinine Toros insanının
Uzak dağlar doruğunda
Isırılmış bir portakal gibi

Usul usul ağarırken tan yeri
Unutulur gece, düşler, hüzün serüvenleri
Küçük kız
Küçük kız hiç yaşamadı ki

Kamile Çağlayan


MUTLU AŞK YOK Kİ DÜNYADA / Louis Aragon

19/08/2012

 

MUTLU AŞK YOK Kİ DÜNYADA

 

Aslında hiçbir şey kâr değil insana
Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
Mutlu aşk yok ki dünyada

Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
İşte o silahsız askerlere benzer hayatı
Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama
Mutlu aşk yok ki dünyada

Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
Mutlu aşk yok ki dünyada

Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
Ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla
Mutlu aşk yok ki dünyada

Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa

Louis ARAGON

Türkçesi: Cemal Süreya


KISAS-I ENBİYA-İ ŞUARA / İsmail Uyaroğlu

16/08/2012

 

KISAS-I ENBİYA-İ ŞUARA

 

Usta peygamberdi hepsi de
Ama acemi şair
İsa, Musa, Davud, Muhammed
Yine de kitapları
Yeni basımlar yapar, bütün dillere çevrilir

Biri kitapsızdır aslında
Onun yerine çömezleri yazdı İncil’i
Matta, Markos, Luka, Yuhanna
ve hepsi de başka başka şeyler anlattı
Aynı müstear adla: İsa

Musa gezgin bir şairdi
Takıp kavmini peşine dolaştı durdu
Bula bula on dize buldu yalnız, Tur’da
Geri kalanını kitabının
Kimse bilmiyor kim uydurdu

En şanssızları Davud’dur fakat
Kendi kitabında başka biri
Ki oğlu denir, şu Belkıs’ın Süleyman
Bin karılı Süleyman, yedi yüzü nikâhlı
Gölgede bıraktı bütün mezmurlarını
Tek şiirle, hem de erotik:
Neşideler Neşidesi

Muhammed Kuran’da aklına geleni söyledi
Ne konu, ne kurgu, üstelik kırk yaşında
Beceremeyince de şiiri
Şairlere sapıklık uyar, deyip
Lanetledi bütün şairleri

İsa, Musa, Davud, Muhammed
Usta peygamberdi hepsi de
Ama acemi şair
Sebep buna biraz da
Tanrı’dır tabii, o ulu acemidir.

İsmail Uyaroğlu


OTUZYEDİ GÜN KAÇ GÜNDÜR / Turgut Uyar

04/08/2012

 

OTUZYEDİ GÜN KAÇ GÜNDÜR

 

– ama siz ne kadar sayarsanız o kadar

bu yaşta hakkım yok ki mutlu olmaya
her şey taze ve güzel
ve çılgın olmaya hazır
benim,
– ama her yaşta mutlu olmaya hakkı vardır insanın

peki, o zaman insanın kalbi nerdedir
Atina’da mı, İskenderiye’de mi
İ.S. 1900’de Azapkapı’da mı İstanbul’da
– ama insan kalbinin içindedir

peki, ne yazdınız ne yaşadınız bu güne kadar
ne güzel şeyler mi
bütün olta balıkçıları ölüp gittiler
hiçbir şeyleri kalmadı hiç
olta misina kerteriz dümen
denizleri bile
– ama kerterizleri yoktu ki zaten

sigaranı mı sordun sönmüş şurda duruyor
sönmüş orda duruyor işte
– ama ne kadar ahşap ev varsa yakar yine de

Turgut Uyar