DÜŞÜN-POSTER: 2. SHAW

06/03/2010

DÜŞÜN-POSTER: 2. Bernard SHAW


GENÇLİK-YAŞLILIK / Shaw

27/02/2010

GENÇLİK – YAŞLILIK


Gencim ben… Yaşamımda bir şeyler olmasını öylesine istiyorum ki…
Onların yaşına gelince niçbir olaya karışmadan yaşamak isteyeceğimi söylüyorlar.
Onların yaşında değilim ki ben…

Gençler hep bağışlanır, ama onlar kendilerini hiç bağışlamaz;
yaşlılar hiç bağışlanmaz, ama onlar kendilerini hep bağışlar.

Yaşlanınca, hele benim gibi çok, çok yaşlanınca, düşler sürekli kendiliğinden gelir. Ne korkunçtur bilemezsiniz! Gençken yalnız geceleri uyursunuz, deliksiz bir uykuya dalarsınız. Sonraları, öğle üstü de başlarsınız kestirmeye. Daha sonraları sabahları bile uykudan gözünüzü açamazsınız. Yorgun uyanırsınız; bezgin, yaşamaktan bıkkın… Uykudan ve düşten kurtulamazsınız bir daha…

Gençlerin yaşlılar için yapabilecekleri tek şey, onları sarsarak güne uyabilmelerini sağlamaktır.

Gençken ben, kadınlarla erkekler çekinirlerdi birbirlerinden ve hiç dost olamazlardı birbirleriyle…
Hiçbir şey gerçek değildi. Romanlarda görülen türden bayağı, sahte, dayanılmaz bir nezaket!
Kadınca bir utangaçlık! Erkekçe bir şövalyelik!
Evet demek isterken hep hayır demeler!
Çekingen ve içten insanlar için yalnızca günah ödenen bir yaşam…

Bazı çocuklar akılca daha yaşlıdırlar ana babalarından ve bazı yetmişlikler daha gençtir torunlarından.

Ömrün yetmiş yılı yararlılıkla, doğrulukla, sevecenlikle, iyi niyetle geçmişse ve bu yıllar onurunu hiç yitirmemiş bir ruhun, canlılığını hiç yitirmemiş bir beynin yaşamıysa, bunlar yetmelidir insana, çünkü, bunlardır sonsuz ve ölümsüz olan ve böyle yaşamış birinin on yılı başkalarının otuz yılına değerdir.

Bernard Shaw


ZENGİNLER ve YOKSULLAR ÜSTÜNE / Shaw

23/02/2010

ZENGİNLER ve YOKSULLAR ÜSTÜNE


* Hırsızların kusurları, bankerlerin nitelikleridir.

* Para açlığı giderir, mutsuzluğu değil; yemek mideyi doyurur, ruhu değil.

* Gerçekten yardımsever her kişi, dilencilere sadaka vermekten tiksinir.

* Toplumsal sorunları çözmeye hiç uğraşmayın: Yoksulun derdi işsizlik, zenginin derdi yararsızlıktır.

* İyi yetişmenin temelidir eşitlik; ama tüm iktisatçıların bildiği gibi, eşitlikle mülkiyet bir arada yürüyemez.

* Yaşamayı bir savaş olmaktan kurtarmak isteyen, hayatla barışmasını sağlayacak kadar para sahibi olmalıdır.

* Ölümcül yedi: Yiyecek, giyecek, ısınma, kira, vergi, saygınlık ve çocuklar… Paradan başka hiçbir şey bu yedi değirmen taşını insanın sırtından kaldıramaz ve bunlar kalkmadıkça da insanın ruhu yücelmez.

* Diş ağrısı çekenler dişleri sağlam olanları, yoksulluk çekenler parası bol olanları mutlu sanır.

* Kötüler zenginleşiyor ve güçlüler de uzun yaşıyorsa, doğa alçakların tanrısı demektir.

* Hiçbir zaman ulaşamayacağı sevgiye lanet edenler için, acımasızca paraya yönelmekten başka ne kalır geriye?

* Tutum ve göreneklerimizdeki ayrımı belirleyen, gelirlerimizdeki ayrımdır.

* Ortadan kaldırılması gereken kötülük, yoksulluğun birer sonucu olan günah işlemek, açgözlülük, papazlık, krallık, tekelcilik, içkicilik, bilgisizlik, demagoji, savaşlar, salgınlar ya da başka acılar değil, yoksulluğun ta kendisidir.

* Kazanmadıkları parayı dağıtanlar, başkalarının emeğiyle cömertlik yapanlardır.

* – Ben bir eşkiyayım, zenginleri soyarak geçiniyorum.
– Ben bir celtinmenim, yoksulları soyarak geçiniyorum.

* Zenginliğin yüceltilmesi ve putlaştırılması, zengin olabilmek için kumar oynama isteğini uyandırıyor yoksullarda, kazanma şansı milyonda bir olsa da…

* Dürüst olursam, yoksul bir insan kalırım. Kimse saygı göstermez, kimse hayranlık duymaz, kimse selam bile vermez bana. Ama atılgan, açgözlü, acımasız, başarılı ve varlıklı olursam, herkes saygılı davranır, değer verir, yakınlık gösterir, önümde eğilir… Ancak o zaman, dürüst olma lüksünü göze alabilirim işte!

Türkçesi: Şakir Eczacıbaşı

Bernard SHAW


EV ve EVLİLİK Üstüne Altın Sözler

05/11/2009

ilginc-evler

Evler, içindekilerin varlığıyla şenlenir.
(E.B.White)

Ev, kızların cezaevi, kadınların fabrikasıdır.
(Bernard Shaw)

Evsizler, başkasının evini yıkmaya çalışmamalı, kendine bir ev yapmaya çalışmalıdır.
(A.Lincoln)

Her yerde evi olan adamın hiçbir yerde yuvası yoktur.
(Martialis)

Bir insanın evi, kişiliğinin ve dünya görüşünün aynasıdır.
(C.Kersey)

Pencereden uzaklar yakın olur insana.
(Ebu Zayyad)

Evler, gösteriş ve seyir için değil, yaşamak için yapılmıştır.
(Bacon)

İnsanın evi, gönlünün bağlı olduğu yerdir.
(Napolyon)

Kadınsız bir ev, teki kaybolmuş çarığa benzer.
(A. Kivi)

Kral olsun, köylü olsun, evinde huzurlu olan dünyanın en mutlu insanıdır.
(Petain)

Ev kadın gibidir, geçmişi karanlık ise çekiciliği fazladır.
(O.Wilde)

Boş bir ev, başıboş bir köpeğe ya da cansız bir bedene benzer.
(W.Blake)

Bir evin, bir de erdemli eşin, bunlar en değerli hazinendir.
(Goethe)

Yalnız insan, dünyanın her yerinde kendini evinde hisseder.
(W.Edish)

İnsanların yalnızca kurdukları yuvalarla insan olmalarının mutluluğu duyduklarına inanırım. (A.Schveitzer)

Bir evin eşyasında ve düzeninde o evde yaşayanın ruhundan izler vardır.
(İ.H.Sevük)

Bir insanın mutluluğu odasının duvarları arasındadır.
(Pascal)

Tatsız bir ev, ruhsuz bir beden gibidir.
(Cicero)

Ev huzuru olmayan dünya cehennemindedir.
(Atasözü)

Elim dar olacağına evim dar olsun.
(Atasözü)

Mutluluklarını hep başkasının evinde arayanların kendi evlerinde mutluluk yoktur.
(J.J.Rousseau)

Tanrı misafiriyiz deyip kondular Tanrım
Benim evimi senin evin sandılar Tanrım.
(A.N.Asya)

Önce insanlar binaları düzerler, sonra da binalar insanları..
(W.Churchill)

İçinde şen bir kadın sesi yükselen eve şenlik kapılarını kapa.
(Sadi)

Ev, insanın zindanı değil, sarayı olmalıdır.
(E.Robinson)

Evin değeri ancak gün batınca anlaşılır.
(Goethe)

Evin içindeki güneş, dışardakinden daha iyi ısıtır.
(C.Kersey)

Evde dostlarla içilen şarap insanın kalbini neşelendirir;
neşe ise tüm erdemlerin anasıdır.
(Goethe)

Evdeki kütüphanemin karşısında kendimi büyük servetli biri gibi hissediyorum.
(Goethe)

Evlilik, evin tüm bireysel yaratı ve büyüsünü bozabilir
ama evdeki dayanışma ve paylaşımın insani zevklerini de içerir.
(Goethe)

Hoşça kalın ve evcil olun! Çünkü dünyada en güzel şey budur.
(Goethe)

Akla uygun düzenlenmiş bir toplumda evleri bizler yaparız.
Çok akılsızca düzenlenmiş bizim toplumumuzda evler bizi ne yapıyorsa o oluruz.
Uygar ve sağlıklı evleri bulunmayanların vay başına gelenlere!
(Bernard Shaw)

Tanrım, bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver.
(Konfiçyus)

S’imge, EV sayısı, 12, Temmuz 2004


DOĞRU, YALAN, GERÇEK, DÜRÜSTLÜK Üstüne

15/10/2009
Doğru olan işi yapmak, işleri doğru yapmaktan daha önemlidir. (P.Drucker)
Doğruları korumaktan, gerçekleri söylemekten korkmayınız. (Atatürk)
Gerçeğin ömrü sonsuzdur (F. Herczeg)
Hayır için söylenen yalan, fitne çıkaran doğrudan iyidir. (Hz. Muhammed)
Başkalarına karşı maske taşımaya o kadar alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz. (La Rochefoucauld)
Kişi kendi kusurlarını söylemekten hoşlanmaz, bu işi başkaları gerektiği kadar yapar zaten (Andersen)
Çocuk içtendir, yalnız başınayken yetişkinler de öyle; ama ikinci bir kişinin gelmesiyle ikiyazlülük başlar. (Emerson)
Yanılmış olmayı asla kabul edemeyenler, en sık yanılanlardır.    (La Rochefoucauld)
Yılandan korkma, yalandan kork. (Ferit Kam)
Akıllı adam, başkalarının kusurunu görerek kendininkini düzeltir. (Montaigne)
Gerçeğin yarısını söylemek, hiçbir şey söylememektir. (Dostoyevski)
Doğruyu söylemek değil, anlamak güçtür. (Cenap Şahabettin)
Gerçek, Sokrat ve Platon’dan daha iyi bir dosttur. (Aristo)
Yalan söyleyenlerin çok güçlü bir belleğe gereksinimleri vardır. (Corneille)
Bir kızın kusurlarını öğrenmek için onu bir arkadaşına övünüz. (B. Franklin)
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan kişi, yanlışı yapan kadar suçludur. (Kızılderili)
Herkes yanlış yapar, ancak ahmaklar yanlışlarında direnirler. (Cicero)
Gerçeğe yalnız bir yoldan gidilir, ama ondan uzaklaştıran yol binlercedir. (La Bruyere)
Gece hırsızın, ışık gerçeğin dostudur. (Euripides)
Bir gerçek, bin düşü eskitir. (Ali Yüce)
Doğruluk yolunu izleyen insan, bilgiççe konuşmalar yapan kişi değil, doğru yolu unutmayan ve işini doğru olarak yapan kişidir. (Budha)
Gerçek, operatörün elindeki neştere benzer; acıtır, ama iyileştirir. (R.N.Kestelli)
Hoşumuza giden yalanları avuç dolusu yutarız da, acı gerçekleri yudum yudum içeriz. (Diderot)
Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir. (Gascoigne)
Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz. (Bernard Shaw)
Saklanan bütün gerçekler ağulu olurlar. (Nietzsche)
Gerçek olan her şey doğru değildir, örneğin yalan. (S.J. Lec)
Gençlerin pek çoğu terbiyesiz ve kaba hareketlerini doğallık sanırlar. (La Rochefoucauld)
Kadınlar bizi kusurlarımız için sever. (Oscar Wilde)
Gerçek, ayakkabılarını giyene kadar, yalan dünyayı üç kere dolaşır. (Mark Twain)
Yanılgı insanlar içindir, ama silginiz kaleminizden önce bitiyorsa biraz fazlaca yanlış yapıyorsunuz demektir (J. Jenkis)
Hiç kusurumuz olmasaydı, başkalarına kusurlar bulmakta bu kadar zevk almazdık. (La Rochefoucauld)
Ben şaka yaparken gerçekleri söylerim. Çünkü gerçekler, dünyanın en gülünen şakalarıdır. (Bernard Shaw)
Doğruyu söylemek, bir ülkenin çıkarlarıyla bağdaşmaz. (Bernard Shaw)
Yalan, erkek için bir araçtır, kadın için se süs. (San-Antonio)
Ayran içinde yağ nasıl gizliyse, doğruluk cevherinde de yalan gizlidir. (Mevlana)
Gerçek, birden fazla kişi inanırsa gerçek olmaktan çıkar. (Oscar Wilde)
Üç türlü yalan vardır: Basit yalan, kuyruklu yalan ve istatistik. (B. Disraeli)
Daima dürüst insanların gözü önünde bulunmayı istemek, gerçekten dürüst olmak demektir. (La Rochefoucauld)
Düşünmekten utanmadığın şeyleri, söylemekten de utanma. (Montaigne)
Beğenmediğiniz bir şeyi alkışlamak, yalan söylemenin birçok çeşidinden biridir. (Bernard Shaw)
İyimser yalanların öylesine büyük bir tedavi etkisi vardır ki, inandırıcı yalanlar söyleyemeyen bir hekim, yanlış meslek seçmiş demektir. (Bernard Shaw)
Doğru ırmak, eğri yataklar içinden akar. (R. Tagore)
Bugünün gerçeklerine göre yaşamak zorundayız ve yarın bunları hatalı bulmaya alışmalıyız. (W.James)
İnsanlar gerçeğe değil, gerçek gibi görünen şeylere inanırlar. (Platon)
Çok yalan söyleyen çok yemin eder. (Alfieri)

(Unutulmayan Altın Sözler Antolojisi, Simge Yayınları, Antalya, 2003)



KADINLAR ve ERKEKLER, EVLİLİK ve MUTLULUK ÜSTÜNE

30/09/2009

* İşsiz güçsüz kadınların uğraşıdır erkekler.

* Yaratan kadınla yoke den erkek arasında bir düşmanlık vardır.

* Ev, kızların cezaevi, kadınların çalışma yeridir.

* Kadınlar, kölelikten kalma sahte iyi davranışları bırakmalıdırlar, özgürlüğün gerektirdiği içten iyi davranışları edinmeden once…

* İlk aşk, biraz budalalık, daha çok meraklılıktır. Kendine saygılı hiçbir kadın yararlanmak istemez bundan.

* İdeal aşk ilişkisi, postayla yürütülenidir. Ellen Terry ile yazışmalarımız çok doyurucu bir aşk ilişkisiydi.. Ellen Terry beş kocadan bıktı, benden hiç bıkmadı.

* Yalnızca erkekle kadın arasındati cinsel ilişkiyle insanlığı öğrenebiliriz.

* Rastgele cinsel ilişki, köleliğin bir sonucudur, özgürlüğün değil.

* Yaşam boyu birinin kalbini kırmasını bekledi kadın.

* Sonunda kırılacak bir kalbi bulunmamasından korktu.

* Saygınlık, içindeki tüm canlılığı alıp götürdü kadından.

* Kadınlar zamanlarının yarısını erkeklere küçük yalanlar, arada bir de büyük yalanlar söyleyerek geçirirler.

* Her erkek için askerlik mesleği doğal olmadığı gibi, her kadın için de ev işleri mesleği doğal değildir.

* Bütün genç erkekler gibi, bir genç kadınla bir başka genç kadın arasındaki farkı aşırı abartıyorsunuz.

* – Kadınlar niçin hep başkalarının kocalarını isterler?
– At hırsızları niçin hep yaban atları değil de, eğitilmiş olanları seçerler?

* Çağdaş toplumda inançsız zengin bir erkek daha tehlikelidir, iffetsiz yoksul bir kadından.

* Kadın ya da erkeğin yetişme düzeyi, kavga ederken gösterdikleri davranışla ölçülür.

* Erkeklerin çoğu oldukça iyi birer dost ve baba, ama çok kötü yurttaşlardır şimdilik.

* Pantolon giymek ve kocaman purolar içmek değildir, erkekçe yaşamak.

* Erkekler yarım düzine plağı bulunan bir gramofon gibidirler. Kısa süre sonra bu plakların tümünden bıkarsınız, ama her yeni konuk geldiğinde masada oturup onları bir daha dinlemek zorunda kalırsınız.

* Hangi liman olursa olsun, yeter ki bizleri, erkeklerin kadınlardan korunduğu bir İslam ülkesine ulaştırsın.

* Erkekler, kadınların ruhunu öldürürken, gerçekte kendi ruhlarını öldürdüklerini anladılar en sonunda.

* Kadının işi bi an once evlenmek, erkeğinki ise, elden gelebildiğince evlenmeden kalabilmektir.

* Evlendikten sonarki ilk altı ay içinde öğrendiklerini, nikahtan bir gün once bilebilmiş olsaydı, ne güç olurdu bir kadını evlendirmek.

* Hoş görünüşlü, iyi huylu, burnunun altı santim yakınına kadar olan her şeyi gören, ama daha ötesini hiç göremeyen örnek bi rev kadını, bir siyasal budala, kısacası ideal bir eş.

* Ahlak, başkalarının evli olup olmadığı üstüne kuşku duymaktan başka nedir ki?

* Ana babalık çok önemli bir meslektir. Ne var ki, bu meslekten olanlara, çocuklar yararına bir uygunluk sınavı konulamamıştır bugüne dek.

* Her çocuk doğduğunda, babalar iki yıl boyunca evden uzak tutulmalı; çünkü, gereksiz, çekilmez ve gülünç olurlar o sürede…

* Eşitliği yok eden ve ilintisiz koşullarla cinsel seçimi engelleyen mülk ve evlilik, üstün insan evriminin düşmanıdır.

* Mutluluğa, komşularımızdan daha zengin olmayı başarmakla varılabileceği kuruntusundan kurtulalım artık.

BERNARD SHAW


İNSAN ve ÇAĞDAŞ YAŞAM ÜSTÜNE “GÜLEN DÜŞÜNCELER”

26/09/2009

Bernard Shaw

* Yaşama hakkı kötüye kullanılır, sürekli sorgulanmazsa.

* Altın kural, altın kuralların varolmadığıdır.

* Hiç düş kırıklığına uğramayanlar, hiç umut beslememiş olanlardır.

* Yüksek görgülü ve sağduyulu kişi, yaratıcılığı olmayan ve yürrek gücü bulunmayan biri anlamında kullanılır.

* Küçük bir adamı zevindirebilmekten ne kadar kolaydır büyük bir adamı sevindirebilmek.

* Erdem, kötü alışkanlıklardan kaçınmak değil, onlara istek duymamaktır.

* İnsanlığın tüm gelişmelerinin birinci koşulu, öncünün, kendini budala durumuna düşürmeye gönüllü olabilmesidir.

* Büyük adamların gerçek düşüncelerini anlasak, hemen asmaya kalkardık onları.

* Sevdiklerinize kendinizi verirseniz, kendinizi verdiklerinizden nefret edersiniz.

* İlk soluğunu alışından önceki dokuz ay bir yana, hiçbir insan işlerini bir ağaç gibi iyi yürütemez.

* İnsanın dünyaya karşı ilgisi, kendine duyduğu ilginin dışarı taşmasıdır gerçekte.

* Kahramanca can vermek, yeteneksiz kişilerin ünlü olabildikleri tek yoldur.

* En sadık uşaklar, en kötü zorbalardır.

* Tarihten hiçbir şey öğrenilemeyeceğini tarihten öğreniriz.

* Kralını öldürenle, kralı için ölen, birbirinin eşi iki putperesttir.

* İnsan soyundan yurtseverliği söküp atmadıkça sakin bir dünyaya kavuşamazsınız.

* İnsanlar çok iyi olmak yerine, çok akıllı olmaya çalışmakla çok hata yapıyorlar.

* Âdem’i hep küçümsemişimdir; bilgi ağacındaki elmayı, yılanın baştan çıkardığı Kadın’ın zoruyla kopardı diye… Ben olsaydım, sahibi arkasını döndüğü an, ağaçtaki elmaların tümünü yutardım.

* Çağımız uygarlığına hayran olanlar, uygarlığı, buharlı makine ya da telsiz telgraf sananlardır.

* Değişimlere karşı duruyoruz, onlar bizi yıkıncaya değin.

* Ölümcül yedi: Yiyecek, giyecek, ısınma, kira, vergi, saygınlık ve çocuklar… Paradan başka hiçbir şey bu yedi değirmen taşını insanın sırtından kaldıramaz ve bunlar orkadan kalkmadıkça da insanın ruhu yücelmez.

* Büyük bir uygarlığı örgütlemek bir yana, bir köyü ya da aşireti bile örgütleme yeteneği bulunmayan insanlara bir din vermenin ne yararı var?

* Her meslek, halka karşı gizli anlaşmaları bulunan bir örgüttür.

* İster eski kafalı olsun, ister yeni kafalı, kendinizi satmaya kalkarsanız, ruhunuzda öyle bir yara açarsınız ki, yeryüzünün tüm kitapları, resimleri, konserleri ve güzel görünümleri bile artık sizi iyileştiremez.

* Çıplak bedenler bizi şaşırtmıyor artık… Çıplak kafaların korkunçluğudur dayanamadığımız.

* Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan.

* Aşk adına yapılan şeyleri okumak isteyince, nereye başvururuz? Gazetelerin cinayet köşelerine… Umduğumuzu bulamadığımız pek ender olur orada.

* Namusluluk, namussuzluğun gizlilikle elbirliğinde bulunmasıdır.

* Hukuk, hepimizin karşısında eşittir; ama biz hukuk karşısında eşit değiliz.

* Ahlak dediğimiz, toplumsal alışkanlıklar ve ortamın getirdiği gereksinmelerden başka nedir ki?

* Gerçeğin, eğer gerçek varsa, kahraman ölülere gereksinimi yoktur.

* Güzel kalan yolların hiçbir yere varmayan yollar olduğunu hiç düşünmediniz mi?

* Tüm gününü özgürce geçireceklerine inananlar ve de dürüst olduklarını sananlar budaladır: Özgür yaşamak için paylarına düşen verimli çalışmayı başkalarına yükleyenler hırsızdır.

* – Doğruyla yanlışın farkını biliyorum ben.

– İş yapma yeteneğin yok, hukuk bilgin yok, sanattan anladığın yok, felsefeye yakınlığın yok, ama tüm düşünürlerin çözemediği, tüm hukukçuların bilemediği, tüm işadamlarının anlayamadığı ve birçok sanatçının yıkımına neden olan doğruyla yanlışın sırrını biliyorsun, öyle mi? Öyleyse sen bir dahi, üstadların üstadı, belki de bir tanrısın! Hem de yirmi dört yaşında!

* Onlar güzel değil, süslü yalnızca; temiz değil, traşlı ve kolalı yalnızca; görgülü değil, modaya uygun giyimli yalnızca; öğrenim görmüş değil, sınav kazanmış yalnızca; erdemli değil, korkak yalnızca; kötü bile değil, güçsüz yalnızca; sanatsever değil, şehvet düşkünü yalnızca; başarılı değil, varlıklı yalnızca; vefalı değil, onursuz yalnızca; görevsever değil, çekingen yalnızca; halkçı değil, bağnaz ulusçu yalnızca; yürekli değil, kavgacı yalnızca; inançlı değil, inatçı yalnızca; yönetici değil, despot yalnızca; soğukkanlı değil, duygusuz yalnızca; kendisine saygılı değil, kendini beğenmiş yalnızca; sevecen değil duygusal yalnızca; toplumcu değil, kalabalıksever yalnızca; düşünceli değil, kibar yalnızca; akıllı değil, dikkafalı yalnızca; yaratıcı değil, boş inançlı yalnızca; adil değil, kinli yalnızca; cömert değil, yufka yürekli yalnızca; disiplinli değil, ödlek yalnızca…  Ve hiçbiri doğru sözlü değil, hepsi yalancı, iliklerine kadar yalancı tümü de…

Bernard Shaw

Çeviren: Şakir Eczacıbaşı