YOKUŞ YOL’A / Turgut Uyar

08/04/2010

yokuş yol’a


güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
Kürdistan’da ve Muş-Tatvan yolunda bir yer kanar

Muş – Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
padişahlar ve Muşlar kanar, darülbedayiler kanar

Muş – Tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

el ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar

Turgut Uyar


BİR SAFÂ BAHŞEDELİM… / Nedîm

08/04/2010

 

MÜSTEZAD (Şarkı)

Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a

Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ’-i tesnîm içelim Çeşme-i nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a

Geh varıb havz kenarında hırâmân olalım
Geh gelib Kasr-ı Cinân seyrine hayran olalım
Gâh şarki okuyub gah gazelhân olalım
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a

İzn alıb Cum’a namazına deyû mâderden
Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşıb iskeleye doğru nihân yollardan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a

Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bugünlük edib ey şûh fedâ
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a

Nedîm


ÖYLE SER-MESTEM Kİ… / Fuzûlî

08/04/2010

GAZEL

Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Ben kimem sâkî olan kimdir mey û sahbâ nedir

Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir

Vasldan çün âşık-ı müstâğni eyler bir visal
Âşıka mâşukdan her dem bu istiğnâ nedir

Hikmet-i dünyâ vü mâfihâ bilen ârif değil
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedür

Ah u feryâdın Fuzûlî incidibdir âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedir

Fuzûlî


ŞÜKRÂNE SENİN YOLUNA… / Ahmed-i Dâî

08/04/2010

Ahmed-i Dâî

(? – 1421)

GAZEL

Şükrâne senin yoluna bin cân ola bir gün
Kim hazretine ermeğe imkân ola bir gün

Aşkın yoluna ok gibi can doğruluk eyler
Tâ kaşlarının yayına kurbân ola bir gün

O zülf-i perîşan bana görsen neler eyler
Demez bana kim gönlü perîşân ola bir gün

Ağyârı sürüp gönlüm evin halvet edindim
Tâ kim gele ol yâr ana mihmân ola bir gün

Ey bülbül-i dilhaste melûl olma kafeste
Kim menzilin ol bağ ü gülistân ola bir gün

Hem bâd-ı sabâ ere beşâret vere gülden
Hem gonce dahi gül gibi handân ola bir gün

Hicrân sonucu vasla dönüp şâdola Dâî
Bu gamdan onun derdine dermân ola bir gün


SENİN YÜZÜN GÜNEŞTİR… / Sultan Veled

08/04/2010

Sultan Veled

(1226 – 1312)

GAZEL

Senin yüzün güneştir yoksa aydır
Canım aldı gözündeki ne eydir

Benim iki gözüm bilgil canımsın
Beni cansız koyasın sen bu keydir

Gözümden çıkma kim bu ev senindir
Benim gözüm sana yahşı saraydır

Ne oktur bu ne oktur değdi senden
Benim boyum süniydi şimdi yaydır

Temâşâ-çün beri gel kim göresin
Nite gözüm yaşı ırmak u çaydır

Senin boyun budakdan ağdı geçti
Cihân imdi yüzünden yaz u yaydır

Bugün aşkın odından ıssı aldık
Bize kayı değil ger kar u kaydır

Bana her gece senden yüz bin assı
Benim her gün işim senden kolaydır

Veled yoksuldu sensiz bu cihanda
Seni buldu bu kezden bey ü baydır