DENİZE HASRET / Ömer Bedrettin Uşaklı

14/12/2009

DENİZE HASRET

Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor,
Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum.
Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor;
Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum.

Nasıl yaşıyacağım ey deniz, senden uzak?
Yanıp sönüyor gibi gözlerimde fenerin,
Uyuyor mu limanda her gece sallanarak
Altından çivilerle çakılmış gemilerin?

Sevmiyorum suyunda yıkanmamış rüzgârı;
Senden gayri olanlar sanki bana eş değil;
İçimi güldürmüyor sensiz ay ışıkları;
Ufkundan yükselmiyen güneşler güneş değil…

Bir gün nehirler gibi çağlıyarak derinden
Dağlardan, ormanlardan sana akacak mıyım?
Ey deniz, şöyle bir gün sana bakacak mıyım?
Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden?

Ömer Bedrettin UŞAKLI


S’imge Şairler : Sergey YESENİN

14/12/2009

SERGEY YESENİN

AYIN ALTIN SOĞUKLUĞUNDA

Ayın altın soğukluğunda
Kokusu zakkumun ve şebboyun.
Gezmek güzeldir rahatlığında
Mavi ve sevgi dolu yurdun.

Uzak çok uzaklarda Bağdat,
Şarkı söyledi ve bu kendine yetti
Orada yaşıyorken Şehrazat.
Bahçe çınladı, çınlayıp bitti.

Yerin o uzak hayaletleri
Mezarda hep ot çıktı karşına.
Yolcu, sen dinleme ölüleri
Öyle baş eğerek mezar taşına.

Bak çevrene, nasıl da güzel çevren:
Gülde dudağı çeken bir şey var.
Kalbinde düşmanınla barış sen,
Seni ancak safran mutlu kılar.

Sevmekse sevmek, yaşamaksa yaşamak.
Ayın altınında eğlen ve öpüş,
İstiyorsan ölülere tapınmak,
Canlıları zehirlemesin o düş.

Bunu Şehrazat da söylerdi,
İki defa yaprakların bakırı da.
Hiçbir şey istemeyenlere ne ki,
Sadece acınır bu dünyada.

(Kanşaubiy Miziev / Ahmet Necdet)

[ŞAHANEM BENİM, ŞAHANEM!]

Şahanem benim, Şahanem!
Kuzeyden geldim ben, dinle,
Anlatmaya hazırım sana o toprağı,
Ayışığında dalga dalga çavdarı.

Şahanem benim, şahanem.
Kuzeyden geldim ben, dinle,
Ayın yüz defa daha büyük durduğu yerden.
Şiraz ilinden taşar güzellikler,

Boy ölçüşemez ama Ryazan enginleriyle,
Kuzeyden geldim ben, dinle.
Anlatmaya hazırım sana o toprağı,
Çavdardan aldım bak saçlarımı,

İster misin dola parmaklarına,
Duymuyorum hiçbir ağrı.
Anlatmaya hazırım sana o toprağı.
Ayışığında dalga dalga çavdarı

Perçemlerime bak da düşün.
Güzelim, şakalaş, çiçeklensin gülüşün,
Uyandırma ama içimde anıları,
Ayışığında dalga dalga çavdarı.

Şahanem benim, şahanem!
Orada, bir başka kız, kuzeyde,
Belki dalgın bana dair düşünceyle,
Ve sana benzer alabildiğine…
Şahanem benim, şahanem.

(Azer Yaran)

KANDIRMAK İSTEMEM KENDİ KENDİMİ

Kandırmak istemem kendi kendimi,
Ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var:
Bilmiyorum niçin bana : O Yesenin rezili..
Bilmiyorum niçin bana : O şarlatan diyorlar

Ne bir cani ne de bir haydutum ben,
Masumları kurşunla da dizmedim, dizdirmedim.
Yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
Bir sokak serserisiyim o kadar.

Sabahtan akflama değin gezinmekteyim
Moskova yollarında muzip ve mağrur,
İnsan sevmeyen başıboş köpekler
Ayak sesimi işitir işitmez durur.

Kardeşçe başını eğip selamlar beni
Karşılaştığım her uyuz beygir.
Gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
Hastadır : Bir şiir yazarım iyileşir.

İstemiyorum hoşna gitmek kadınlar›n,
Ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
Hüznümü boğmak üzre bana katırların
Önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.

Bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
İnsanlara da dostluk duymam asiyim.
Hazırım en güzel kravatımı hemen
Boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.

Ancak böyle düzelir bulurum keyfimi,
Dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
Ve işte bundan bana : O Yesenin rezili..
Ve işte bundan bana : O şarlatan.. diyorlar.

(Attilâ Tokatlı)


Sevgilinin Elleri / Sergey Yesenin

14/12/2009

İsadora Duncan


Sergey Yesenin


SEVGİLİNİN ELLERİ…

Sevgilinin elleri bir çift kuğu,
Saçlarımın altınında yüzüyor.
Bu dünyada her insanoğlu
Kendi aşk şarkısını söylüyor.

Bir zamanlar uzaklarda ben de söylerdim
Ve aynı şarkı şimdi dilimde,
Bu yüzden soluklanıyor derin,
Yumuşacık söz, ince esrikliğiyle.

Bütün sevgiyi akıtırsa ruhun pınarı
Yürek olur bir külçe altın,
Ancak şimdi ısıtmıyor şarkıları
Ayışığı, sıcaklığıyla Tahran’ın.

Bilmem, nasıl geçeyim yaşam yolunu,
Kül mü olayım okşayışarında şahanenin,
Yoksa yaşlılığın eşiğinde bir gün ruhumu
Gereyim mi anısıyla şarkılı yiğitliğin.

Herkesin bir kendi yürüyüşü var
Kimi göze, kimi kulağa iyidir.
Bir İranlı besteliyorsa kötü şarkılar,
Demek asla Şirazlı değildir.

Bu şarkılar içinse benden söz açınca,
Şöyle deyin, duysun her insanoğlu:
Daha ince ve güzel şarkı söylerdi ama,
Kıydı ona bir çift kuğu.

Türkçesi: Azer Yaran


SONE 99 / Shakespeare

14/12/2009

SHAKESPEARE

SONE 99


Erken açan menekşeyi payladım şöyle diyerek:
“Tatlı hırsız, nerden çaldın o güzel kokuyu öyle,
“Aşkımın soluğundan mı? Çekip almış olsan gerek
“Yumuşak yanağındaki o allığı, görkemiyle,
Beyaz zambak benden zılgıt yedi eli senden diye,
Fesleğen de, koncasını senden çalmış ya, ondan.
Güller, dikenler üstünde kapılmıştı ürpertiye:
Biri, alı al utançtan, öteki apak, kahrından;
Üçüncüsü ne al, ne ak, her birinden nemalanmış,
Aşırdıklarına bir de senden soluk eklemişti;
Büyümüş böbürlenmişti de, bu soygundan cezalanmış,
Bir solucan öç alarak onu öldürüp yemişti.

Bildiğim bunca çiçek var, her birinde gördüm şunu:
Ya rengini senden çalmış, ya da cânım kokusunu.

Türkçesi: Talât Sait Halman


GÜLDÜR GÜL.. / Hatâyî

14/12/2009

GÜLDÜR GÜL…

Bugün ben pirimi gördüm
Pirin eşiği güldür gül
Eğildim yüzümü sürdüm
Pirin eteği güldür gül

Gülden terazi yaparlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alırlar gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül

Gülden değirmeni döner
O nun ile gül öğünür
Akar arkı döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül

Gel ha gel ha can
 Hatâyî
Dostun nefesi güldür gül
Şu öten garip bülbülün
Derdi figanı güldür gül

HATÂYÎ


ESTİ BAHAR YELİ… / Âşık VEYSEL

14/12/2009

ESTİ BAHAR YELİ KARLAR ERİDİ

Esti bahar yeli karlar eridi
Kubarmış dağlarda kar çiçekleri
Kavlettim yâr ile ahdim var idi
Birlikte dermeye mor çiçekleri

Baharda coşarsa bu ulu toprak
Vücuda getirir her türlü yaprak
Al yeşil giyinmiş dağlara bir bak
Besleyip büyüten yer çiçekleri

Yürümüş güzeller helke kolunda
Sivr’alan köyünde yayla yolunda
Devşirmiş bağlanmış top top elinde
Kokular koynuna kor çiçekleri

Ah senin elinden çektiğim çile
Söyleyip ismini düşürmem dile
Bülbül figan eyler kırmızı güle
Sakın incitmesin har çiçekleri

Veysel’in derdini yazmışlar başta
Beni yakıp sen kızınma ataşta
Yanakta güllerin fiyatı kaçta
Satmaya getirmez yar çiçekleri

Âşık VEYSEL


S’imge : ÇİÇEKLER

14/12/2009

S’imge : ÇİÇEKLER Sayımızda Türk ve Dünya Edebiyatından Seçilmiş 18 Düzyazı ile 73 Şiir Yer Alıyor.

BAHÇELERDEN UZAK

İstemem artık ışık, râyiha, renk âlemini,
Koklamam yosma karanfille, güzel yâsemini.

Beni bir lâhza müsâit bulamaz idlâle,
Ne beyaz bâkire zambak, ne ateşten lâle.

Beklemem fecrini leylâklar açan nîsânın,
Özlemem vaktini dağ dağ kızaran erguvanın.

Her sabah başka bahâr olsa da ben uslandım,
Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım.

Yahya Kemal BEYATLI

LEYLAKLARINI ANLATIYORUM

Leylak getiriyorsun bana güneşli bir gün
Onu saçlarından topladığın belli
Bir leylak bahçesisin karşımda

Böyle kucağında kalsa daha iyi
Bir vazoya bırakıp gidiyorsun
Sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki
Önce renkleri gidiyor arkandan
Nesi varsa gidiyor soyunarak

Her vazoya baktıkça karşımdasın ne tuhaf
Her kokladıkça dönüp dönüp geliyorsun
Düşünceler gibi filizleniyorsun gün geçtikçe
Yaprak yaprak gelişiyorsun
Leylak leylak bakıyorsun gözlerimin içine
Ölümsüz bir mevsim oluyorsun

Rıfat ILGAZ


SANA BİR ÇİÇEK

Sana bir çiçek veriyorum
Zor günlerin çiçeği
Karanlıkta açan.

Sana bir çiçek veriyorum
Özgürlük çiçeği
Solmayan
Durmayan
Çoğalan.

Bir çiçek ki
Sevdikçe güzelleşir insan!

Sana bir çiçek…

Orhon Murat ARIBURNU


GÜLÜN KANINDAN

gülsuyu, gülün kızkardeşi özbeöz
bir buğu olarak tenlerde uçuşan

gülyaprağı, gülün çocuğu özbeöz
yaşarmış gibi hep kendi okşanan

güldalı, dikenli ama güllü
ince dirençli ve kahraman

yeni bir soydandı yepyeni
kendi mezarında kendi açan bir güldü ilhan
sabah da kırmızı akşam da kırmızı
hep kırmızı kalacak solmadan

evet “süslü püslü ve şık bir bayan”
en güzel reçelleri yapıyormuş gülün kanından

Turgut UYAR


BEN GÜL VE ZAKKUM

Yüreğimden çıktım yola;
Gül de geldi, zakkum da,
Peşimizsıra acı,
Ben, gülü, zakkumu
Yolboyu kanata kanata

Az gittik, uz gittik;
Geldik bir başka yüreğin
Nasırlı kıyılarına.
Ben, gül ve zakkum
Peşimizdeki arsız acıyla.

Zakkum acıdı için için,
Gül kendini yele verdi
Savruldu havaya.
Ben bir boşluğa düştüm;
Düşerim, düşerim hâlâ.

Ve acı kalakaldı ortada;
Nasırlı bir yüreğin
Duyarsız kıyılarında.
Yalnız, yapayalnız;
Yandı bitti, kül oldu…

Biliyorum bu şiirden
Pek bir şey anlamadınız;
Kimse ermedi muradına.
Ben, gül ve zakkum
Hesaplaştık acıyla.

Metin ALTIOK


BİR EFLATUN MENEKŞE

sevdalı bir menekşe
tanırdım
eflatun
özgürlükte açan.

başkasının sevinci
onun da sevinciydi

inci kolyelerle
süslü
boynuna hiç
ölüm yakışmazdı ki.

geceleyin, kuş uçar
uyanır
menekşe
sanki kapısı çalan
onunki.

sevdalı menekşem
hercai eflatunum

üzgünüm

seni ben
soldurdum

seni ben öldürdüm

bir saksı yaparak
yaşadıklarımızdan.

Behçet AYSAN

MOR ÇİÇEK

Nerden buldun sen o rengi mor çiçek,
Çıkmışsın kayaların arasından cilveli, nazlı.
Kız çiçek kaparlar seni kurtlar, sırtlanlar
Kaparlar da koparırlar öperler.

Çarşafa gir, börtü böcek görmesin, en karasına
Morunu ört, yeşili ört, güzelliğini…
Sok zindana düşünceni duygunu…

Nerden buldun sen o rengi mor çiçek.

İnci ASENA


KOKU

Kışı bekliyorum, nergis çiçeğini.
Onunla oamak için, seni.

Sina AKYOL

SERVİ / GÜL

Acı yeşil bir orman servinin içi
ne çıkar kopkoyu kırmızıysan gül!

Ne gül uzak serviye
ne servi sanıldığı kadar uzun
gül yanıyor,
yaza dokunacaklar birlikte
ağzının kenarından okunan
ipeksi bir hatırası olacak gülün de.

Servi gecenin ortağı; acı kül
gül bir güneşle yıkanmış, gündüz
demiyor, gece demiyor, açıyor
sana bir hayal bıraktım, servi
senin ışığına âşığım, gül.

Birhan KESKİN


SEVGİLİNİN AY YÜZÜ

Bir çiçek bahçesidir sevgilinin ay yüzü
;
Her beni mor menekşe, saçı mis kokan sümbül,
Yeni açmış nergistir baygın bakışlı yüzü,
Yanağı kızıl lâle ve dudağı gonca-gül.

İlk aşk orda uç verir çuhaçiçeği ile,
Hanımeli çok gizli bir ilişkiye girer,
Karanfil, bu umutsuz aşkı körüklese de,
Fulya çiçeği gelir ve dostluk sona erer.

Çiçeklerin rengidir hayatı güçlü kılan.
Kırmızı için çılgın küpeçiçeği derler,
En güzel anıları mavide yaşar insan,

Beyaz masumiyeti, mor kudreti belirler.
Ey aşk! Kendi rengini gizleme artık sen de,
Güzel çirkin demeden bu çiçek bahçesinde!

Ahmet NECDET


“O Şarkı” ve “O Büyük Kuşlar” / Selahattin BATU

14/12/2009

SELAHATTİN BATU

(1905 – 24 Mayıs 1973)

O ŞARKI

Hani bir akşam seninle,
Önümüz köpük köpük engindi.
Ağırdan, en güzel sesinle
Bana bir şarkı söyledindi,
O şarkıyı istiyorum senden…

Yine başını göğsüme bırak,
Kollarım bir daha seninle dolsun.
Yine o yarım bakışlarla bak bana,
Kirpiğini gökle aralıyarak,
Hat›rl›yor musun?

Yarı bulutlara, yarı gözlerime dalıyordun
Tadılmamış bir arzuda…
Yine, o şarkıyı istiyorum senden,
O bitmiyecek şarkıyı.

O BÜYÜK KUŞLAR

O büyük kuşlar ki susarlar,
Dalıp sükût denen derine.
Seyrederler ovayı kayalardan,
Çekilip içlerine.

Onlar ki bulutlarda gezerler,
Bitmeyen ışıklarda yüzerler.
Değerler sırmadan kanatlarıyla,
Ağaran tan yerine.

Şakımazlar dallarda o kuşlar,
Taşıyan onları rüzgâr rüzgâr
Kayalar gibi koparak kayalardan,
Uçarlar uçarlar sevinçlerine.

O büyük kuşlar ki, susarlar, sonsuz,
Çekilip içlerine.


İYİLİKLER GAZELİ / Haydar Ergülen

14/12/2009

İYİLİKLER GAZELİ

aşkın yerini iyilik aldığı zaman
inanırım beni sahiden sevdiğine

yağmurun yerini kuşlar doldurduğu zaman

az kuşlar onlar iyi kuşlar
kanatlarından büyük merhametleri var

şiirin yerini sakinlik aldığı zaman

ayrı ayrı daha mı çok yakışıyoruz birbirimize
siyah-beyaz resimlerde ahşap avuntu

sözlerin sokaklar gibi kavuştuğu zaman

soğuk devlet, soğuk gece, arkadaşlarım nerde
ah, ölüme mi indiler henüz hayata çıkmadan

Ömer’in adı Ali diye söylendiği zaman

yaprakların evi var, Allah’la komşu
rüyasız çıkıyoruz çok katlı mağaralardan

aynada bir çocuk, bir daha, ne zaman ne zaman

Haydar ERGÜLEN